Denkleştirici Adalet İlkesiİÇTİHATLAR
13. Hukuk Dairesi 2011/10479 E., 2011/12688 K.
DENKLEŞTİRİCİ ADALET İLKESİ
GERÇEK VE GÜNCEL MÜSPET ZARAR
TAPU KAYDININ SATIŞTAN SONRA İPTALİ
ZAPTA KARŞI TEKEFFÜL
743 S. TÜRK KANUNU MEDENİSİ (MÜLGA) [ Madde 634 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 189 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 213 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 217 ]
2644 S. TAPU KANUNU [ Madde 26 ]
"İçtihat Metni"
Davacı Erdal vekili, birleşen dava davacısı S…
… Turizm ve Tic. A.Ş. vekili, birleşen dava davalısı Maliye Hazinesi vekili ile davalı S…
… Turizm ve Tic. A.Ş. vekili aralarındaki dava hakkında (İzmir Yedinci Asliye Hukuk Mahkemesi)'nden verilen 27.11.2008 tarih ve 05/578-08/414 sayılı hükmün Dairenin 22.04.2010 tarih ve 09/11309-10/5631 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı Maliye Hazinesi ile davacı Erdal avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
Davacı, 13.12.1995 tarihinde davalı üzerine kayıtlı 1923 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazı satın ve teslim aldığını, daha sonra dava dışı Hazine'nin bu yerin evveliyatının orman olduğundan bahisle kendisine karşı tapu iptali davası açtığını, davayı kazandığını, taşınmazın Hazine adına tescil edildiğini ve elinden çıktığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptal edildiği, taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile tespit edilen bu paradan şimdilik 10.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşik dava ile de S…
… Turizm A.Ş. Hazine'ye dava açarak, kendisine ihale ile satılan taşınmazın orman olduğu iddiası ile Hazine'nin açtığı dava sonucu taşınmazı sattığı akidi Erdal'ın tapusunun iptal edilmesi nedeniyle hakkında bu kişinin tazminat davası açtığını bildirerek uğradığı zararı olarak 10.000 TL'nin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ve birleşik dava dosyasının davalısı, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece Erdal'ın davasının kısmen kabulü ile ödenen bedelin tapu iptal davasının kesinleştiği tarih itibarıyla denkleştirilerek ulaştığı değer olan 6.423,86 TL'nin tahsiline, fazla talebin reddine, S…
… A.Ş.'nin Hazine'ye karşı açtığı birleşik dava yönünden davanın kabulü ile 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, asıl davanın davacısı ve birleşik davanın davacısı şirket ve davalısı Hazine'nin temyizi üzerine Dairemizce onanmış; bu kez ana davanın davacısı ve birleşik davanın davalısı Hazine tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre birleşik davanın davalısı Hazine'nin tüm karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2- Ana davanın davacısı Erdal'ın karar düzeltme talebi yönünden yapılan incelemede; davacı, bu davasında tapuda davalı şirket adına kayıtlı olan taşınmazı tapu memuru huzurunda 13.12.1995 tarihinde satın aldığını, daha sonradan dava dışı Hazine'nin açtığı dava sonucunda anılan taşınmazın evveliyatının orman olması nedeniyle adına olan tapu kaydının iptal edildiğini ve böylece taşınmazın elinden çıktığını, dava dışı Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkemece, taşınmazın evveliyatının orman olması nedeniyle taraflar ara-sındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu ve bu nedenle davacının taşınmazın rayiç değerini isteyemeyeceği, ancak ödediği satış bedelinin akdin ifasının imkansız hale geldiğinin anlaşıldığı 24.12.2002 tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkelerine göre ulaştığı değerini isteyebileceği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve dosya kapsamından davaya konu taşınmazın Hazine tarafından ihale yolu ile davalı şirkete satıldığı, davacının da 13.12.1995 tarihinde davalı şirketten tapudan satın aldığı, bundan sonra Maliye Hazinesi'nin davacımıza karşı 12.08.2003 tarihinde açtığı dava sonucunda anılan taşınmazın evveliyatının orman olması ve özel mülkiyete konu yerlerden olmaması gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, verilen hükmün Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle 24.12.2002 tarihinde kesinleştiği, anlaşılmaktadır.
Davacı ile davalı satıcı arasında 13.12.1995 tarihinde tapu sicil memuru huzurunda sözleşmenin düzenlendiği anda taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğu ve taşınmazın evveliyatının orman olduğuna dair tapu kaydında herhangi bir şerhin bulunmadığı, dolayısıyla davacının taşınmazın öncesinin orman olduğundan haberdar olmadan taşınmazı satın aldığı açıkça anlaşıldığı gibi bu yön tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Anılan taşınmaz resmi memur önünde 743 sayılı Yasa'nın 634, BK'nın 213, Tapu Kanunu'nun 26. maddelerine uygun olarak davacıya satılmıştır. Satış tarihi itibarıyla tapuda satımı engelleyen veya taşınmazın niteliği ile ilgili herhangi bir şerh de bu-lunmamaktadır. Böyle olunca, yapılan satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası dava dışı Hazine'nin davaya konu taşınmazı üstün hakka dayanarak zaptetmesi nedeniyle davalı satıcının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
BK'nın 189. maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir." yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister sübjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumluluk da alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiş, satış sırasında da taşınmazın tapu kaydında geçmişte orman olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davalı belediye zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 esas ve 2010/668 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak taşınmazın 24.12.2002 tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken geçersiz satışlarda uygulanan denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapan bilirkişi raporunu esas almak suretiyle yazılı şekilde karar vermiş bulunması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki mahkeme kararı bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı bu kez yapılan karar düzeltme incelemesinde anlaşıldığından, Dairemizin 22.04.2010 gün ve 2009/11309 esas ve 2010/5631 karar sayılı onama kararı kaldırılarak kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
S o n u ç: Yukarıda 1. bentte açılanan nedenle birleşik davanın davalısı Hazine'nin tüm karar düzeltme itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan ana davanın davacısı Erdal'ın karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 22.04.2010 tarih ve 2009/11309 esas ve 2010/5631 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, açıklanan gerekçe ile mahkeme kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.