YARGITAY İÇTİHAT ÖZETLERİ - 1İÇTİHATLAR
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/21-575
K. 2011/697
T. 23.11.2011
• SİGORTALILIĞIN TESPİTİ DAVASI ( İşe Giriş Bildirgesinin Kuruma Verilmiş Olmasının İşe Başlama Tarihinin Tespiti Açısından Yeterli Olmadığı - İşe Giriş Bildirgesini Kuruma Veren İş Yerinin Kurum Dosyasından Bildirilen Adresinin Sağlıklı Biçimde Araştırılması Gereği )
• FİİLİ ÇALIŞMAYI ORTAYA KOYACAK BELGELER ( Belgelerin İşe Giriş Bildirgesiyle Birlikte Sigortalının Çalışma Gün Sayısını Kazanç Durumunu Belirten Dört Aylık Dönem Bordroları Gibi Belgeler Olduğu )
• İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİNİN KURUMA VERİLMESİ ( Kuruma Verilmiş Olmasının İşe Başlama Tarihinin Tespiti Açısından Yeterli Olmadığı - Sigortalılığın Tespiti Davası/İşe Giriş Bildirgesini Kuruma Veren İş Yerinin Kurum Dosyasından Bildirilen Adresinin Sağlıklı Biçimde Araştırılması Gereği )
506/m.79
5510/m.Geç.7
ÖZET: Dava, sigortalılığın başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; salt işe giriş bildirgesinin verilmiş olmasının sigortalılık başlangıcı yönünden yeterli olup olmadığı, ayrıca fiili çalışma olgusunun da aranmasının ve ispatının gerekip gerekmediği noktasındadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte, sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile belirtilen dört aylık dönem bordroları gibi kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, bunun fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilmesi olanaklı değildir. Mahkemece yapılacak iş; davacının çalıştığını ileri sürdüğü, işe giriş bildirgesini kuruma veren iş yerinin kurum dosyasından bildirilen adresinin sağlıklı biçimde araştırılması; iş yerinde tutulması gerekli dosyalardan, belge ve kanıtlardan yararlanılmasıdır.
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2008/9-641
K. 2008/649
T. 22.10.2008
· İşçi Alacaklarının Tahsili
· Gerçek Ücret
Özet: İş sözleşmesinin tarafları arasında ücret miktarı konusunda çıkabilecek ihtilaflarda gerçek ücretin her türlü delille ispatı mümkündür. Ücretin mevcut delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi mümkün bulunmayan kimi durumlarda, yapılan iş, hizmet süresi ve diğer belirleyici özellikler belirtilmek suretiyle ilgili meslek örgütlerinden sorularak, diğer bilgi ve belgelerle de desteklenmesi gerekir.
(818 s. BK m. 323)
(4857 s. İş K. m. 8, 32, 37)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2012/14-70
K. 2012/272
T. 30.03.2012
· Yargılama Giderlerinden Sorumluluk
· Davayı Kabul
ÖZET: Davalının yargılama giderlerinden sorumlu olmaması için, hal ve vaziyeti ile aleyhine dava açılmasına neden olmamalı, aynı zamanda ilk muhakeme celsesinde davacının iddiasını kabul etmelidir.
(1086 s. HUMK m. 92, 93, 94/2)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/17-569
K. 2011/710
T. 30.11.2011
- Rücuen Tazminat
- Zamanaşımı
- Ceza Zamanaşımının Uygulanması
Özet: Davacı sigorta şirketi, sigorta ettirene ödeme yapmakla zarar sorumlularına karşı sigorta ettirenin yerine geçer. Sigortacının tabi olduğu zamanaşımı, sigorta ettirenin zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabidir ve aynı tarihte başlar.
Sigorta araçta meydana gelen hasar ile ölümlü kaza olayı tek olup, ikisi birbirinden ayrılamaz.
Maddi tazminat istemine ilişkin davalarda, dava konusunun cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde bu sürenin uygulanacağı, kaza sonrasında bir kişinin hayatını kaybettiği, bu sürenin maddi tazminat isteminde bulunabilecek her iki taraf için de uygulanması gerektiği, kazaya neden olan kişi hakkında bir ceza davasının açılmamış olmasının, uzamış ceza zamanaşımının uygulanmasına engel olmayacağı gözetilerek, uygulanması gereken zamanaşımı süresi ceza zamanaşımı süresi olup, mahkemece işin esasına girilerek deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
(6762 s. TTK m. 1301)
(2918 s. Trafik K. m. 109/1,2)
(818 s. BK m. 60)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2012/452
K. 2012/1796
T. 23.02.2012
· Vekâlet Görevinin Kötüye Kullanılması Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptali ve Tescil
· Dava Açma Süresi
· Vekilin Sorumluluğu
· Vekil İle Sözleşme Yapan Üçüncü Kişinin Durumu
ÖZET: Mülkiyetten kaynaklanan hak istekleri ile vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı ayın istekli davalar bir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebilir.
Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil sorumludur.
Vekil ile sözleşme yapan üçüncü kişi iyi niyetli ise vekille yaptığı sözleşme geçerlidir. Vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise vekil eden, sözleşme ile bağlı değildir.
(818 s. BK m. 390/2)
(4721 s. MK m.2)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
İKİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/2727
K. 2012/204
T. 16.01.2012
- Boşanma
- Velayetin Kaldırılması
- Kişisel İlişki Kurma Hakkı
Özet: Velayet hakkının kaldırılması, ana ve babanın çocukları ile kişisel ilişki kurma hakkını da ortadan kaldırmaz. Ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenle bir biçimde kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı, çocuğun temel haklarındandır. Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir.
(Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 9/3)
(Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4/2)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
İKİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/13318
K. 2012/10996
T. 26.04.2012
· Boşanma
· Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması
· Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma
· Kusur
ÖZET: Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesi uyarınca, fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve retle sonuçlanıp kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile bu davanın kesinleşme tarihinden itibaren en az üç yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olması gerekli ve yeterlidir. Fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmemektedir. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir.
(4721s. MK m. 164, 166/1-2, son)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/11327
K. 2012/2564
T. 21.02.2012
· Haksız Eylem Nedeniyle Tazminat
· Zamanaşımı İtirazı
· Islah
ÖZET: Tazminat isteğinin ıslah yolu ile artırılması yeni bir dava niteliğinde olmayıp, dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez.
(818 s. BK m. 41, 42, 60)
(6100 s. HMK m. 176 vd.)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
E. 2010/12404
K. 2012/437
T. 18.11.2012
- Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat
- Zararın Hesaplanması
Özet: Davalı sürücünün asli kusuru ile meydana gelen trafik kazasında davacıların muhtelif derecelerde yaralandıkları, kazadan kısa bir sonra davacıların maddi ve manevi zararlarının karşılandığı gerekçesi ile davalıları ibra ettikleri, bu kapsamda davalıların davacı tarafa araba verdiği anlaşılmakla; ibranamenin manevi zararı da kapsadığı, davacılara teslim edilen “araba” ile manevi zararın karşılandığı kabul edilmelidir. Manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkei gereğince manevi zarar karşılığı olarak istenebilecek manevi tazminat bölünerek istenemez. Aynı olay nedeniyle yeniden manevi tazminat istenemeyeceği gözetilmelidir.
(818 s. BK.m. 41, 47)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
BEŞİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/15057
K. 2012/1539
T. 09.02.2012
- İmar Uygulamasına Tabi Tutulan Taşınmaz ile Uygulama Sonucu Verilen Taşınmaz Arasındaki Değer Farkının Tahsili
- Görev
Özet: İmar uygulamasına tabi tutulan taşınmaz ile uygulama sonucu tahsis edilen taşınmaz arasındaki değer farkı, idarenin işleminden kaynaklandığından davanın idari yargıda görülmesi gerekir.
(1086 s. HUMK m. 7)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
BEŞİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2012/2120
K. 2012/8074
T. 18.04.2012
· Kamulaştırmasız Elatılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili
· Feragat
ÖZET: Dava açılırken talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında kısmi dava açılması talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Bu nedenle ıslah dilekçesinde fazlaya dair hak saklı tutulmasa dahi, davacı ek davada talep ettiği miktar yönünden açıkça feragat etmediğinden, ek davada talep edilen miktarın da kabulüne karar verilmesi gerekir.
(6100 s. HMK m. 109/3)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
YEDİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/2473
K. 2012/856
T. 16.02.2012
· Olumsuz Dava Koşulu
· Kesin Hüküm
ÖZET: Kural olarak kesin hüküm, kamu düzenine ilişkin, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır. Öte yandan aynı taşınmaz ya da taşınmazlarla ilgili olarak kesin hükmün varlığı halinde sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki günlü kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur. Bu hukuksal olgu sağlıklı sonuca varmanın temel koşullarındandır.
(3402 s Kadastro K. m. 25,27)
(1086 s. HUMK m. 237) (mülga)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/1028
K. 2011/6O69
T. 21.11.2011
- Katkı Payı Alacağı
Özet: Taraflar, 05.03.1986 tarihinde evlenmiş, 20.03.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.09.2006 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 4721 sayılı TMK’ nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 20.03.2006 tarihine kadar yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Taraflar arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
(4721 s. MK m.178, 202, 225/2)
(743 s.MK m.152,170)
(4722 s. MKYK m.10/1)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2010/6565
K. 2011/3187
T. 06.06.2011
· Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliği
· Tapu İptali ve Tescil
· Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesi
· Temliki Tasarrufların Durdurulması
ÖZET: 3083 sayılı Kanun’un 13.maddesi, bu Yasa’nın uygulama alanında kalan yerlerle ilgili tapuya tescil işlemleri sonuçlanıncaya kadar özel kişilerle özel hukuk tüzel kişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliğinin devir ve temlik edilemeyeceğini düzenlemiş, kısıtlama süresini de beş yıl olarak belirlenmiştir. Beş yıllık süre içerisinde mahkemeler tarafından devir ve temliki gerektiren bir karar verilemez. Ancak bu hüküm; davacının TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. Maddesine göre kadastrodan önceki sebeplere dayanarak taşınmaz üzerindeki zilyetlikten kaynaklanan ayni hakkının tanınmasını ve taşınmazın adına tapuya tescilini talep etmesini engelleyen bir hüküm değildir.
(4721 s. MK m. 713/2)
(3083 s. SAADK m. 13)
(3402 s. Kadastro K. m.14)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
E. 2010/37435
K. 2012/12622
T. 12.04.2012
· İhbar ve Kıdem Tazminatı
· Devlet Memurlarının İkinci Görevde Çalışma Yasağı
ÖZET : Devlet memurları ikinci bir görevde çalışamayacaklarından, davacının B…. Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapmakta iken, aynı zamanda iş sözleşmesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde Vakıf Müdürü olarak çalışması yasal açıdan imkansızdır. Taraflar arasındaki sözleşme başlangıçtan itibaren kanuna aykırı olup, bu nedenle iş sözleşmesi sona erdirildiğinden, davacı, kıdem tazminatına ve ihbar tazminatına hak kazanamaz.
(657 s. DMK m. 87, 88)
(1475 s. İş K. m. 14)
(4857 s. İş K. m. 17)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
ONUNCU HUKUK DAİRESİ
E. 2010/11185
K. 2012/712
T. 23.01.2012
· Hizmet Tespiti
· Ücret, Zaman ve Bağımlılık Unsurları
· Tam Gün – Part – time Çalışma
ÖZET: Çekişmeli dönemde, hizmet akdinin ücret, zaman ve bağımlılık unsurlarının gerçekleştiği kabul edildiğinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.11.2010 gün ve 2010/10- 524-605 sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi, hizmet akdine dayalı olarak gerçekleştiği kabul edilen tarihler arasındaki çalışmanın tam gün mü, yoksa part-time olarak mı gerçekleştiği belirlenerek, bu bağlamda günlük çalışma saati ve aylık çalışılan gün sayısı hiçbir duraksamaya sebebiyet vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.
(506 s. SSK m. 2, 79)
(5510 s SSGSSK m. 4, 86, geçici m. 7)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2011/5205
K. 2011/9022
T. 19.07.2011
- Film Gösterim Bedellerinin Ödenmemesi
- Maddi Tazminat
- Haksız Fiil
- Temerrüt Faizi
Özet: Dava konusu 48 adet filmin tümünün mali hak sahibinin davacı olduğu, davacının mali haklarının başka bir şirkete devrine ilişkin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 5846 sayılı FSEK’ da sinema eserlerinin koruma süresinin aleniyet tarihinden itibaren 20 yıl olarak belirlendiği, aynı Yasa’da koruma süresi sona erdikten sonra devralan kişinin sahibi bulunduğu mali hakların sona ereceği, 21.02.2001 tarih 4630 sayılı Kanun ile koruma süresinin 70 yıla çıkarıldığı, dava konusu filmlerin mali haklarının davacıya döndüğü halde, davalılarca davacıdan izin alınmadan kullanıldığı görülmüştür. RTÜK’ten dava konusu filmlerin davalı tarafından kaç kez gösterildiğine dair belgenin okunaklı suretinin gelmesi beklenmeli, koruma süresi sona eren dava konusu 48 adet filme ilişkin mali haklar, 4630 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 03.03.2001 tarihinde davacı şirkete döndüğüne göre, inceleme de bu tarihten yapılmalıdır.
Davacı, mali haklara tecavüz halinde, rayiç bedelin üç katına hükmedilmesini isteyebilir. Davalılar kusursuz olsalar bile sorumluluktan kurtulamazlar.
Davalıların eylemi haksız fiil teşkil ettiğinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir.
(5846 s. FSEK m. 29, 59, 68/1, 54/1)
___________________________________________________________________________________________
T.C.
YARGITAY
ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ
E. 2012/3489
K. 2012/4595
T. 23.03.2012
· Kambiyo Senedinin Zayii Nedeniyle İptal Davası
· Görevli Mahkeme
· Mutlak Ticari Dava
ÖZET: 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın 383. Maddesinde çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörülmüştür. Kıymetli evrak iptali davalarının çekişmesiz yargı koluna dâhil olduğu kuşkusuzdur. Ancak, halen yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesine göre, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Öte yandan, yine aynı Yasa’nın 5/2 maddesi uyarınca bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve TTK’nın 4. Maddesinde tanımlanan ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılır. Bu nedenle TTK’nın 669 ve devamı maddelerinde düzenlenen kambiyo senetlerinin zayi nedeniyle iptaline ilişkin davalarda HMK’nın 383. Maddesinde öngörüldüğü gibi, aksine bir düzenleme bulunduğundan, görevin tayininde değer esasının benimsenmediği HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra, bu nitelikteki davalarda sulh hukuk mahkemeleri değil asliye hukuk ve/veya asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gözetilmelidir.
(6100 s. HMK m. 382/e-6, 383)
(6762 s. TTK m. 4,5/2, 669)
(6102 s. TTK m. 757/1)